31 Aralık 2013 Salı

Farewell- Vedam :)))

This text is a farewell and thank you to all people who have passed through my life during the last 6 months... It has been a valuable experience for my career but more important than that...I met you! thank you to all of you for all your support & collaboration & friendship & .... making me the person that I am now... Thanks to Alp Yoruk for giving me this opportunity/ Thanks to Gerald Oberlik& Klaus Rauscher for accepting me! for the nice conversations...for sharing all your experience and different points of view/ Thanks to Claus Gerhalter for nice coffee sessions, friendship and also Bday& Christmas part/ Thanks to Martina Mikulka for the social activities-I don't have the talent for dancing but at least I tried/ Thanks to Verena Gartner for nice conversations...you will definitely do what you want- aha and also thank you for the cooking session...it was amazing! you have talent/ Thanks to Rita Jenei for answering all silly questions ;) Thanks to Thomas Schenk for being a perfect friend and also for taking care of me!/ Thanks to Nora, who could imagine that an ordinary elevator chat will bring a nice friend like you!/ Thanks to Ruth& Veronika for 6 months friendship/ Thanks to Deren& Doguş& Umut for being there it was nice to talk to you-especially when I needed support. You are young and have the energy/ Thanks to Merve& Miriam& Alper& Asli& Ceren for visiting me. I luv you guys...if this is the beginning of another journey you are always very welcome to visit me/ Special thanks to my sister Merve...she was the one who made my home a real home listening to my problems, shopping for the kitchen, bringing the stuff that I needed without asking, being there any time/ Thanks Pinar Bolat for sharing all positive news...I was happy like a child when I got the invitation today/ Thanks to Onur Korkmaz…he was always there for my ups&downs/ Thanks to Lilith, she was a perfect german teacher but I was not a succesful student you were a perfect friend at the same time/ Thanks to Gediz& Roxana for sending their wedding invitations here but the most important part…you are a symbol of hope. I still believe in fairytales because of you! Pınar Bolat you can be a part of this group too/ Thanks to Pınar Özkan…she could not visit me but she has a reason and this reason makes me sooo happy…Luv you!/ Thanks to Ertan Aycan…you are still in my life- 15 years! OMG you are the best/ Thanks to Leyla evin kurtarel…for being crazy but clever at the same time. When I need support she is always there/ Thanks to Ana Paula, Müjde Bakır, Emel Meriç for their postcards& for the 2014 agenda- you are special ;)/ Thanks to Hande Yurtsever for the blog comments you were the motivator/ Thanks to Süha Işıklı for answering all my technical question! I know I was sooo annoying sometimes/ Thanks to İlayda Pasiner…For biking tours, for cooking sessions, for dinners& lunch for sharing your ideas& experiences/ Thanks to Umut Orhon for the long “to do list in Vienna” it was perfect/ Thanks to Şafak Bahadır&Yalçın Demirkol&Ozhan Ozkaynak for the international IT support I know sometimes I was a nightmare but you were always so nice to me/ Thanks to Guilherme Cunha- I need to be fair- this “journey” was special with you…/ Thanks to my family they have been handling me for 30 years. Well Done hehehe :) Thanks to everyone…hopefully I did not forget any of you… Luv u all guys! and Happy New Year!!!

19 Aralık 2013 Perşembe

Christmas durumları...

Geldik Aralık ortasına...Tabii bu durumda bir Christmas yazısı yazmadan, burada neler oluyor anlatmadan olmazdı. Zaman çok hızlı geçiyor. Daha dün Temmuz'du. Delegasyonum yeni başlamıştı, nasıl oldu da bir defteri daha kapama noktasına geldim hiçbirşey anlamadım...Öncelikle onu söyleyeyim...Sonra gördüklerimden, yediklerimden, içtiklerimden anlatmaya başlayayım... Kasım ortasından itibaren şu meşhur Christmasmarktlar heryerdeydi...Karlsplatz, Rathaus, Schönbrunn, Stephansplatz başta olmak üzere arada derede ne kadar yer varsa hepsine gittim. Glühwein ve her çeşit punchı içmek suretiyle zaman zaman şeker komasına girme tehlikesi ile karşı karşıya kaldım ama değdi :) Bu kadar eğlendiğim bir Christmas öncesini hatırlamıyorum. Tüm bunların yanında insanların heyecanını gördüm ve ondan etkilendim. Ben kendi adıma hiçbir zaman şu yeniyıl hediyelerini zamanında almayı başaramadığımı söylemeliyim. Burada ise insanlar Kasım ortasında Christmas hediye alışverişini tamamlamıştı bile...Bu arada ben hala düşünüyorum kime alsam, ne alsam diye :) Herkes evine gitme planlarını yaptı, aileler ile geçirilecek tatil dönemi için hazırlıklara son hız devam. Evde pişen Christmas kurabiyeleri ofiste masaları süslüyor. Christmas partilerine hergün bir yenisi ekleniyor. Durumlar gayet iyi. Heyecan tavanda ve mutluluk seviyesi en yüksekte. Ben şu 6 aylık dönemde burada insanların bu kadar olumlu oldugu bir dönem daha hatırlamıyorum desem yeridir. Neyse konuyu dağıtmayayım gezdim- içtim-yedim olayın özü budur. Bundan sonra Christmas ruhu forever :) Bir de evimdeki değişiklikleri yazayım, bir Christmas köşem var...O köşede miniminicik bir çam ağacım( Hediyedir :) ), bir adet meleğim, Bir adet adventkalenderim, bir adet Valencia'nın bağrından kopup gelmiş(bu da hediyedir) dansçı kızlar biblom:))), bir adet kendime yeniyıl hediyem romanım bulunmakta. Her anlamda hazırım yani Christmas'a- bekliyoruz bakalım hehe Üst köşede Christmas bilgilerimi paylaştığıma göre hemen gittiğim yerleri de sona ekleyerek devam etmek isterim :) Giderayak verilen sözlerin tamamlanmaya başladığı döneme girdik. Çok sevgili iş arkadaşlarımdan birinin bana verdiği bir yemek sözü vardı. Kendisi o sözünü yerine getirdi geçen hafta. Kendimizi bir Brezilya restaurantında bulduk. Ye- ye- ye üzerine kurulu restaurantımızdaki ziyafetten sonra ben gece mide fesatı geçirme tehlikesiyle karşıkarşıya kaldım. Sabahı zor ettim. Benden size tavsiye bir Brezilya restaurantına gidecekseniz mutlaka tüm gün birşey yemeden gidin :)))) bir de portekizcede hayır nasıl denir öğrenin. Garson arkadaşımıza kafamı aşağı-yukarı, sağa-sola sallamak suretiyle tüm olumsuz yüz ifadelerini takınarak hayır desem de kendisi bana servis vermeye devam etti ve bende otomatik olarak yemeye devam ettim tabi...siz aynı olumsuz tecrübeyi yaşamayın :) Bir de son olarak "Hallstatt" macerası kattım araya. İstanbul'a geldiğim dönemde Minecan ile- departmandaşım olur kendisi- facebookta gidilmesi gereken yerlere bakıyorduk sanırım :) Kendisi bana bir heyecan "bak buraya mutlaka git" diyordu bense "ama artık vaktim yok, ayrıca uzak" vb. bahaneler buluyordum. Ama bunu da başardım. Şahaneydi! tabii normalde bu küçücük köyün popüler sezonu yaz olduğu için çok boştu o ayrı. Ancak belki de ben o boşluk hissini sevdim. Sahibinin de içinde yaşadığı tipik bir köyevinde kaldım. Müze gezdim, dağ-tepe yürüdüm, tamamen lokal bir christmas marktı deneyimledim, bir ski resortu ziyaret ettim, azıcık defter kitap karaladım, bolca huzurla doldum ve döndüm. Aaaa bir de dönmeden önce rotamı değiştirip bir kez daha Salzburg yaptım. Çok güzeldiiiiiiii...Velhasıl gezme- tozma aktivitelerime bir yenisini daha ekledim. Konu ile ilgili fotolarımı da zaten görebilirsiniz. Hallstatt rotası hazırlayan okuyucularıma da :PPPP her konuda yardımcı olabilirim bilginize! Yani herşey sizler için aslında. Yakında görüşmek üzere diye bitirebilirim sanırım artık...See you!

9 Aralık 2013 Pazartesi

Bir Tren Garı Yazısı...

Size bu yazıyı canlı canlı - Budapeşte/ Keleti tren istasyonundan yazıyorum...Havaalanları, araba yolculukları, otobüs garajları- tabii hala varlarsa- beni etkilemiyor ama tren istasyonlarının üzerimde farklı bir etkisi var. Trenin hareket etmesini beklediğim şu anda içimde bir hüzün var...Halbuki beni Budapeşte'ye bağlayan ne birisi ne de özel bir neden var. Garip! Neyse...hüzünleri bir kenara bırakalım şimdi...Çünkü ben size ne kadar şanslı olduğumu yazacağım. Bir şirket etkinliği için geldiğim Budapeşte'de şahane bir manzaraya bakarak bir yazı yazmış ancak sonlandıramamıştım dün gece. Şimdi onu tamamlayacağım...Dün gece otel odamın kaloriferinin üstüne tünedim, elimde çayım, kucagımda bilgisayarım manzarayı sindirdim içime...Öyle huzurluydu ki- Buda Kalesi'ne baktıgımı belirtmek isterim :). İçimde Amerika'yı keşfetmiş, büyük birşeyler başarmış olan birinin mutluluğu ve doyumunu taşıyordum. Farklı bir dünya görmüş- yeni kapılar açmış gibi. Kendimi ilk iş hayatına atıldığım zamanla değerlendiriyorum. İş sebeplerinden ötürü Budapeşte'de bir otel odasında olacağımı hayal edemezdim mesela :) Yazımı okuyan siz mühendisler, satışçılar, ITciler...Unutmayın kurumsal iletişimden bahsediyorum...Bizim spesifik alanımızda o kadar da yurtdışı fırsatı yok bilginize! Ben bu siteye adını koyarken beni anlatsın istemiştim. Bütün "ayakların yere bassın" laflarına aldırmadan 30 yaşımda hala uçmayı seçtim ben. Ama tabii dürüst olmak lazım çok düştüğüm zaman oldu. Ders almadım- hala hayal kurmaya devam ediyorum...Şimdiki hayalim traveller olmak...Neredeyse 6 ayımı doldurmak üzere olduğum bugün oturup bir hesap yaptım...Avusturya içinde birkaç şehir, Slovakya, Çek Cumhuriyeti, İtalya, Macaristan ve ileride beni bekleyen bir Almanya seyahati ile delegasyon sürecimin sonuna gelmiş olacağım. Oturup bir ne yaptım, ne öğrendim yazısı da yazacağım tabii- o ayrı...Zamanımı istediğim şekilde değerlendirdim, çok gezdim, farklı kültürler-arkadaşlıklar-mesafeli ilişkiler yaşadım. Yaşıyorum ve yaşamaya devam edeceğim... İnsan biriktirdim, biriktirmeye devam edeceğim. İnsan bir yaştan sonra değişmez diye düşünüyordum, değişirmiş bizzat kendim yaşıyorum. İçimde bir fırtınalı durum vardı benim. Üç gün eser-yıkar-geçer, iki gün sakin durur sonra yine tehlike yaratırdı. Şimdi bitti. Ne istediğim, ne beklediğim, önceliklerim, sevdiklerim, sevmediklerim o kadar belli ki. 2014'e çok az bir zaman kala 2014'te yapılması gerekenler listem bile hazır :) Üşenme- Erteleme- Vazgeçme mottosuyla yola çıkıyorum. Bir büyüğüm bana "ne istediğinize karar verin" demişti...Bundan sonrası için ne istediğimi biliyorum artık. Gerçekleştiğinde oturur bir de onun yazısını yazarım size :) Her şekilde gerçekleşecek çünkü... Tabii kolay yolla olsa- zorlamasa daha iyi olur ama zorlarsa hayatımı bundan fazla değiştirmek de bana uyar...herşeyi silip yeniden yazacak kadar içsel olarak güçlü hissediyorum kendimi. En kötü ne olur? Sıfırdan başlamak zorunda kalırım sanırım. O kadar da kötü olamaz. Hele de yanımda olacağını bildiğim insanlar oldukça... Neyse işte Budapeşte'de hüzünlü tren garına bakıyor, hafiften ağlıyor, sıkca halime şükrediyor, bir de bundan sonrası için dua ediyorum... Sizin de iç huzurunuzu bulmuş olmanızı diliyorum bir de...en önemlisi o sanırım.